7 Ağustos 2017 Pazartesi

Into The Wild - - - Özgürlük Yolunda - - - Vahşi Doğaya Doğru


Orijinal Adı : Into The Wild

Türkçe İsmi : Özgürlük Yolunda  ( Vahşi Doğaya Doğru )

Yapım Yılı : 2007

Tür : Dram - Biyografi

Süre : 2 Saat 28 Dakika

Yönetmen : Sean Penn

Oyuncular : Emile Hirsch - Marcia Harden - William Hurt - Vince Vaughn - Kristen Stewart - Zach Galifianakis - Jim Gallien

imdb puanı : 8.1


 "İnsanları severim ama doğayı daha çok severim" (Lord Byron)

Özgürlük...
Kaybedince değerini anlayacağımız bir olgu... Şu anda farkına varamıyoruz hiç bir şekilde ot gibi yaşayıp gidiyoruz belki de. Bir amacımız var mı? Bir olayımız? Kurgumuz? Düşüncelerimiz? Belki de hepsini geri düşüncelere itip yaşamaya devam ediyoruz. Amacımız para kazanmak hatta çok para kazanmak. Bunların dışında aile kavramları ve sağlık geliyor. Neden bu kadar körüz neden bu kadar önemsiz hissediyoruz ki kendimizi? Hepsi bir avuç para için, banka hesaplarındaki bol 0 için. Ama değeri kaybedince anlaşıyor gidenlerin.

Mutluluk...
Sadece paylaşıldığı zaman gerçek mutluluk oluyor. Paylaştığınızın kim olduğu önemli aslında onun değerini anlayan biri ile paylaşmalısınız yada doğa ananın yüreğiyle, kitapların uçsuz bucaksız sayfalarıyla paylaştığınız zaman mutlu oluyorsunuz. Bunun dışında mutluluk çok yakınlarda olmayabilir. Ya kendisi bizi bulacak ya da yol almak gerecek. Adım atmaya başladığınızda ise kendiniz mutlu olmaya başlayacaksınız.


İşte önemli değerlerden ikisini işliyor Sean Penn aslında hem özgürlüğü hem de mutluluğu gösteriyor. Birisinin olup diğerinin olmadığı bir hayatı gösteriyor. Mutluysan özgürsün, özgürsen mutluluğa açıksın. Kamerasından bizlere  öyle bir yansıtıyor yakını uzak eden olguları uzağı ise yakın yapan şeyleri gösteriyor. Dünya üzerinde böyle hikayeler çok vardır her şeyi geride bırakıp yol almak, gitmek uzaklara yaşamı özgürlüğü ve onun tadına varınca mutluluğu tadmak. Ama kahramanımız Christopher McCandless farklı bir yol izlemiştir kendine. İyi eğitimli, mutlu bir hayata sahip olan biri bir çoğumuzun gıpta ile baktığı hayattan bunalan, paranın saadetine inanmayan, yola koyulan bir gezgin.


Hem de Vahşi Doğa'ya doğru yola çıktı. Takvimler 1990 yılını gösterdiği sıralar Alaska'ya doğru... Ardında her şeyini bırakarak. Dünya malını bırakıp asıl dünyanın kucağındaki güzelliğe doğru... O an'ların güzelliği ise Sean Penn'in o kadraj açısında doğayı bir resim gibi gösterdiği kareler ile aslında neyin güzel olduğunu da kavrıyor insan.


Emile Hirsch rolünde o kadar büyüyor ve bizleri o kadar büyülüyor ki gördüğüm en iyi erkek oyuncu performanslarından biri oluyor. Akademi törenlerine karşı tutumumun değiştiği sene. En iyi erkek oyuncu dalında aday gösterilmeyerek düşüşe geçti.(((tamam çağın en iyi oyuncusu Daniel-Day Lewis--There Will Be Blood ile ödülü aldı, Viggo Mortensen--Eastern Promises ile Johnny Depp--Sweeney Tood ile aday oldu ancak diğer adaylıklardan çok önce yazılması gereken isimdi Emile Hirsch))). Bu rol için zaten zayıf bedenine rağmen 20 kilo vermiş olması da aklıma Cristian Bale'i getirdi. Hakkı yenilen bir film.
Gerçi akademi o sene Sean Penn'e karşı aldığı bir boykot olabilir 2 adaylıkla.
Sean Penn tamamiyle senaryoya bağlı bir anlatım gerçekleştirse de kendisi ile beraber Görüntü yönetimi de saygıyı hakeden boyutta. Mutlaka seyredilmesi gereken bir film. Müzikleri ruha dokunan görüntüsü ile içinize işleyen bir film "Into the Wild"


Lord Byron'un şiiri ile bitirelim:
Mutluluk uçsuz bucaksız ormanlardadır,
Bomboş sahillerdeki çoşkudadır,
İnsan elinin değmediği yerdedir,
Denizin diplerinde, gürlemesinde,
İnsanları severim ama doğayı daha çok severim

puanım : 9.5

Ek bilgi Jon Krakauer'in Into the Wild adlı kitabı gerçek yaşamdan alınmıştır. Kahramanı Cristopher McCandless adlı gezgin. Jim Gallien kendisini oynamıştır burda kim olduğunu yazmayacağım. Seyrettikten sonra anlarsınız. Aşağıdaki fotoğraf  gerçek Cristopher McCandless'e ait.


2 yorum: