NUH TEPESİ
Orijinal Adı :
Nuh Tepesi
Uluslararası İsmi :
Noah Land
Yapım Yılı :
2019
Tür : Dram
Süre : 1 Saat 49 Dakika
Yönetmen :
Cenk Ertürk
Oyuncular : Ali Atay - Haluk Bilginer - Mehmet Özgür - Arin Kuşaksızoğlu - Hande Doğandemir
imdb puanı :
7.1
2019 yılında Tribeca Film Festivali ile açılışı yapılan filmde uluslar arası yarışma kategorisinde en iyi senaryo ve en iyi erkek oyuncu (((Ali Atay))) ödülünü daha sonra Adana Film Festivali’nde en iyi film, en iyi yönetmen ve en iyi görüntü yönetmenliği olmak üzere uluslar arası - ulusal bir çok ödül kazanan bir yapım Nuh Tepesi...
Nuh Tepesi nasıl bir film? Hikayesi ne diye sorulursa?
Aslında bir çok konuyu içine almış bir kaç hikayenin birleşimidir. Bir baba - oğul hikayesi. Bir tepedeki ağacın hikayesi. Peygamber eli mi - insanın eli mi anlaşılmayan bir savaşının hikayesi. Bir kent - kırsal işlemesi. Diyaloglarla sıradan konusu olan filmin üst sıralara gelme hikayesi. İnancın sorgulandığı bir hikaye. Kısacası neye inanırsanız onun hikayesi.
Nuh Tepesi filminin asıl konusu baba - oğul ilişkisi. Haluk Bilginer'in canlandırdığı İbrahim üzerinden seneler geçtiği kendi iç hesaplaşmasının yaptığı köyüne dönmesiyle yukarıdaki saydığımız hikayeler başlıyor. Köye dönmesiyle beraber oğlu ile duyguları, tepedeki ağacın hikayesi, peygamber eli mi insan eli mi denilen tepe hepsinin hikayesi başlıyor. Peki ya yapılan çatışmalar. Her şeyin başlangıcı ve sonucu olarak yönetmenimiz bir çatışma benimsemiş. Bu çatışmaların en büyüğü baba ve oğul hikayesindeki. Oğluna muhtaç olan bir baba ve onu zamanında yüz üstü bırakmasına rağmen içindeki her şeyi kusmak isteyen bir oğul.
Ali Atay’ın canlandırdığı Ömer karakteri kendi hırsını babasından çıkartmakta. Belki de haklı sebepleri var. Ama yargılamak ve konuşmak duyduğu kızgınlıkları atmak için yaşanılan ufacık bir zaman yeterli mi? Yoksa alıp götürdüğü senelere karşı dik durmaya çalışmasını mı gerektiriyor yaşamak? Her seferinde başarısız olmanın suçu nedir ki? Geçmiş ile vedalaşmak için illa hesaplaşmalar mı yapmak gerekir, vedalaşmadan gitmek erdem midir ki? Sorular hep bir yerden çıkıyor. Keşke böyle yapsaydı. Bu şekilde davransaydı diye. Ama elimizde değil bazı yollar bazı konular.
Bir yol var bildiğiniz tüm yollar gibi. Gidildiği zaman biten. Ömürde öyledir gidersin, gidersin yol biter geride senden bir şey kalmayana kadar. Ama o yaşamdaki o yolu geçerken yokuşlu olduğu, sancılı olduğu, sanrılı olduğunu bilmezsin. Hepsinden geçer de insan oğlu yokuşun tepesinden bakınca sanrıların hayal ürünü olduğunu anlamaz ve geçemez oradan. İbrahim karakteri de geçmiş ile kendisi ile kavgasını anlatıyor. Hem yokuşa çıkmak istiyor, hem babasının isteğini yapmak, hem de geçmişi ile yüzleşmek istiyor...
Sorgusuz sualsiz bir şeye inanmak nasıl bir duygu? Bazen kutsal dediğimiz şeylerin aslında boş bir olay olduğunu öğrenmek, beynimizi geliştirmeden vicdanen rahatlamak nasıl bir duygu? İnsan geçmişi ile öğrenir fakat bu öğrenme ilk anda nasıl başladı? Dünyanın bir çok yerinde bir çok inancın aslında nasıl basit olduğunu ne zaman görecek insanoğlu?
Oyunculuklara gelirsek ana ve yan karakterler birbirlerini yukarı taşımayı başarmış. İbrahim zaten usta oyuncu Haluk Bilginer'in elinde laf söylenmeyecek kadar çok iyi olsa da filmi gerçekten yukarı taşıyan bir Ömer karakteri ile Ali Atay var. Ömer karakterinin ettiği her küfür bile yerinde. Cevdet, Ahmet ve Elif karakterleri kendilerine yer verilen bölümlerde kadraja girip çıkana kadar takılı kalıyorsunuz. Belki de bunun olmasının sebebi karakterlerin herhangi birinde kendinizden bir esinti bulamanızdır. İster son nefesinin gelmesini bekleyen İbrahim. İster kırsalda yaşayan Cevdet, ister aklı başında olan imam karakteri Ahmet, isterse Ömer ya da Elif'in hikayesinde. Yarım kalmışlıklar, pişmanlıklar, duygular, düşünceler hangi hikayeye sizi götürüyorsa orada hissediyorsunuz kendinizi. Düşüncelerinizi yoğurup hayatı sorguluyorsunuz hangi hikayenin baş rolü benim diye kendi içinizde hesaplar yapıyorsunuz.
Yönetmenlik açısından Cem Ertürk'ün imzasını taşıyan ilk uzun metrajlı film. Biraz Nuri Bilge Ceylan havası olsa da daha çok diyaloglarla yönetmen olarak eleştirilemeyecek bir düzeyde filmi işlemiş. Sanki motor dedikten sonra her şeyi oyunculara bırakmış ve onlarda alıp götürüyor filmi. Ama alkışın çoğunu hak eden görüntü yönetmeni Federico Cesca... Renk uyumu karakterin düşüncelerini yansıtan tema renkleri enfes.
puanım : 8.0
Fragman:
0 yorum:
Yorum Gönder