The Thin Red Line

açıklama.

bohemian rhapsody

açıklama.

Split

açıklama.

Drifters

açıklama.

9 Eylül 2018 Pazar

Mar Adentro (The Sea Inside) - - - İçimdeki Deniz



Orijinal Adı : Mar Adentro - - - The Sea Inside

Türkçe İsmi : İçimdeki Deniz

Yapım Yılı : 2004

Tür : Dram - Biyografi

Süre : 2 Saat 5 Dakika

Yönetmen : Alejandro Amenabar

Oyuncular : Javier Bardem - Belen Rueda - Lola Duenas

Yapım Yeri : İspanya

imdb puanı : 8.0


Hepimiz yaşıyoruz ve yeri geldiğinde ölmek istiyoruz. Peki bunu gerçekten de diliyor muyuz, gerçekten de bu kadar güçlü olabilir miyiz? Ölmenin yaşama son vermenin nasıl bir duygudan oluştuğunu elbette bilemeyiz ama şimdi okuyacaklarınız yüzde yüz gerçek olaydan ortaya çıkan bir film eleştirisinden çok yaşam eleştirisi.


Ufacık bir not filmi izlemediyseniz okumamanızı tavsiye ederim.

Kahramanımız Ramon Sampedro akıl almaz derecede denizlere tutkusu olan genç bir adamdı. Deniz onun yuvası olmuştu, dalgalar ise sevgilisi. Ama her şey farklı gelişiyor hayatta her son mutlu olmuyor. Yükseklerden atladı yuvası dediği denizlere sevgilisi dediği beyaz köpüklerin üzerine. Hayat belki de o anda ona oyun oynadı onu beklercesine. Sular sığlaştı sanki bir anda atladığı yer kayalarla doldu. Ve o özgür adam bir daha asla ayağa kalkamadı hayatının geri kalanı boyunca kıpırdayamadı bir daha. Boynundan aşağısı felç olmuştu. Bedeni yaşamaya devam etse de kendisi tükenmişti. Ne hareket ediyor ne de o aşık olduğu denizlere dönebiliyordu.


Ama ona rağmen yaşadı yaşamaya devam etti her gün ölümü dilese de durdu karşısında her şeyin. Peki neyi vardı Ramon Sampedro'nun? Bol bol ziyaretçileri vardı arkada çalan her daim ince bir  müziği, her daim yanında olan dostları, akrabaları ve aslında her şeyden daha da önemli olan minik bir penceresi uzaklaşmak, kaçıp gitmek için ruhunu her an özgür bırakmak için bir pencere. Zaten onu hayatta tutan özgür ruhu ile yaptığı yolculuklar her gün ve her an. Ruhunun istediği gibi her gün seyahat etmesine rağmen bedeni yatakta kaldı. Bağlı hissediyordu kendini. Hem de öyle bir bağ ki tam tamına 29 sene. Sürekli hareket etme isteği olmasına rağmen kıpırdayamıyordu. Sürekli ölmeyi istemesine rağmen onu da başaramıyordu belki bir eli tutsa her şeye son verebilirdi ama 29 yıl hiç bir şey yapamadı yatmaktan ve tanrıya haykırmaktan başka.


İnsan ölünce ne olur acaba bedeni çürür belki toprak altında ama en azından ruhu tam anlamıyla özgür kalır. Ölmek onun için başlangıçtı ve ölmek onun özgürlüğü olacaktı. Hayallerinden uyanmadan istediği denize dalgalara koşacaktı. Ölmek için defalarca mahkemelere başvurdu daha doğrusu özgürlüğünü almak için ruhunun özgürlüğünü alabilmek için sonuç her defasında ret. Ötenazi yapılması kendi yaşamına kendi isteği ile son verilmesi fikri insanlar için ağır gelmiş olacak ki sadece mahkemelerde konuşulan bir konu olmaktan çıkıp sadece İspanya yerel kanallarında değil Amerika'da ki televizyon kanallarında bile tartışılmıştı. Mahkeme her defasında ret yanıtı verdiği için Ramon her geçen gün daha da kötüye gidiyordu. Bir insanın yok oluşu eriyişi sadece yaşamak zorunda olduğu için  artıyor.


Böyle bir durumda özgür olmak için ölmek şarttır yataktaki hastaya.

O seçimini yaptı belki de kimsenin göze alamadığı seçimi korkusuzca göze aldı he defasında her anında yanındaki her canlıya yaşama sevinci veren Ramon kendi için en güzel hediye olan özgürlüğü verdi.


11 tane ölüm meleği aslında 11'i de suçlu ama 11'i de bembeyaz masum. Biri siyanürü aldı biri bardağa koydu biri karıştırdı diğeri kameraya çekti bu son anları. Özgür ruhlu adam Ramon Sampedro olmak istediği yere denizlere uçtu. 

Vasiyetnamesinde ise şu ibareler döküldü kelimelere


"Sayın Yargıçlar, Sayın Siyasi ve Dini Yetkililer"
‘Biraz önce seyrettiğiniz görüntülerden sonra (son anlarını gösteren film) size soruyorum; biçimsiz ve bozulmuş bir bedenin bekçisi olan bir insan için, yani benim için, saygınlık nedir? Vicdanlarınızın vereceği cevap ne olursa olsun, benim için saygınlık bu değildir. Ben, hayatı, özgürlüğü seven çoğu insan gibi, yaşamanın bir hak olduğuna, ama bir mecburiyet olmadığına inanıyorum. Buna rağmen bu duruma 29 yıl, dört ay ve birkaç gün boyunca tahammül etmek zorunda kaldım. Bunu daha fazla yapmayı reddediyorum! Gördüğünüz gibi yanımda içinde siyanür potasyum bulunan bir bardak su var. Onu içtiğimde, kendi irademle sahip olduğum en özel, en meşru mülkiyete, yani bedenime son vermiş olacağım. Bu özgürlük eylemine sizler ‘intihara yardım’ adını takmışsınız. Ben ise bu eylemi, bir insanın gerçekten ‘benim’ diyebileceği tek şeye, yani bedenine ve onunla birlikte ne varsa, yani hayata, bilince egemen olmasına destek verenlerin insani yardımı olarak adlandırıyorum. Beni seven, beni benmişim gibi seven yakınlarıma ceza verebilirsiniz. Bütün bu sözlerime rağmen yine de ceza vermeyi kararlaştırırsanız, size şunu tavsiye ediyorum: Bacaklarını ve kollarını kesin bana yardım edenlerin, çünkü ben onlardan kaderimi paylaşmalarını istedim...’


puanım : 9.0