Orijinal Adı : Into The Wild
Türkçe İsmi : Özgürlük Yolunda ( Vahşi Doğaya Doğru )
Yapım Yılı : 2007
Tür : Dram - Biyografi
Süre : 2 Saat 28 Dakika
Yönetmen : Sean Penn
Oyuncular : Emile Hirsch - Marcia Harden - William Hurt - Vince
Vaughn - Kristen Stewart - Zach Galifianakis - Jim Gallien
imdb puanı : 8.1
"İnsanları severim ama
doğayı daha çok severim" (Lord Byron)
Özgürlük...
Kaybedince değerini anlayacağımız
bir olgu... Şu anda farkına varamıyoruz hiç bir şekilde ot gibi yaşayıp gidiyoruz
belki de. Bir amacımız var mı? Bir olayımız? Kurgumuz? Düşüncelerimiz? Belki de
hepsini geri düşüncelere itip yaşamaya devam ediyoruz. Amacımız para kazanmak
hatta çok para kazanmak. Bunların dışında aile kavramları ve sağlık geliyor.
Neden bu kadar körüz neden bu kadar önemsiz hissediyoruz ki kendimizi? Hepsi bir
avuç para için, banka hesaplarındaki bol 0 için. Ama değeri kaybedince
anlaşıyor gidenlerin.
Mutluluk...
Sadece paylaşıldığı zaman gerçek
mutluluk oluyor. Paylaştığınızın kim olduğu önemli aslında onun değerini
anlayan biri ile paylaşmalısınız yada doğa ananın yüreğiyle, kitapların uçsuz
bucaksız sayfalarıyla paylaştığınız zaman mutlu oluyorsunuz. Bunun dışında mutluluk
çok yakınlarda olmayabilir. Ya kendisi bizi bulacak ya da yol almak gerecek.
Adım atmaya başladığınızda ise kendiniz mutlu olmaya başlayacaksınız.
İşte önemli değerlerden ikisini
işliyor Sean Penn aslında hem özgürlüğü hem de mutluluğu gösteriyor. Birisinin
olup diğerinin olmadığı bir hayatı gösteriyor. Mutluysan özgürsün, özgürsen
mutluluğa açıksın. Kamerasından bizlere öyle bir yansıtıyor yakını uzak eden olguları
uzağı ise yakın yapan şeyleri gösteriyor. Dünya üzerinde böyle hikayeler çok
vardır her şeyi geride bırakıp yol almak, gitmek uzaklara yaşamı özgürlüğü ve
onun tadına varınca mutluluğu tadmak. Ama kahramanımız Christopher McCandless
farklı bir yol izlemiştir kendine. İyi eğitimli, mutlu bir hayata sahip olan
biri bir çoğumuzun gıpta ile baktığı hayattan bunalan, paranın saadetine
inanmayan, yola koyulan bir gezgin.
Hem de Vahşi Doğa'ya doğru yola
çıktı. Takvimler 1990 yılını gösterdiği sıralar Alaska'ya doğru... Ardında her
şeyini bırakarak. Dünya malını bırakıp asıl dünyanın kucağındaki güzelliğe
doğru... O an'ların güzelliği ise Sean Penn'in o kadraj açısında doğayı bir
resim gibi gösterdiği kareler ile aslında neyin güzel olduğunu da kavrıyor
insan.
Emile Hirsch rolünde o kadar
büyüyor ve bizleri o kadar büyülüyor ki gördüğüm en iyi erkek oyuncu
performanslarından biri oluyor. Akademi törenlerine karşı tutumumun değiştiği
sene. En iyi erkek oyuncu dalında aday gösterilmeyerek düşüşe geçti.(((tamam
çağın en iyi oyuncusu Daniel-Day Lewis--There Will Be Blood ile ödülü aldı,
Viggo Mortensen--Eastern Promises ile Johnny Depp--Sweeney Tood ile aday oldu
ancak diğer adaylıklardan çok önce yazılması gereken isimdi Emile Hirsch))). Bu
rol için zaten zayıf bedenine rağmen 20 kilo vermiş olması da aklıma Cristian
Bale'i getirdi. Hakkı yenilen bir film.
Gerçi akademi o sene Sean Penn'e
karşı aldığı bir boykot olabilir 2 adaylıkla.
Sean Penn tamamiyle senaryoya
bağlı bir anlatım gerçekleştirse de kendisi ile beraber Görüntü yönetimi de
saygıyı hakeden boyutta. Mutlaka seyredilmesi gereken bir film. Müzikleri ruha
dokunan görüntüsü ile içinize işleyen bir film "Into the Wild"
Lord Byron'un şiiri ile
bitirelim:
Mutluluk uçsuz
bucaksız ormanlardadır,
Bomboş
sahillerdeki çoşkudadır,
İnsan elinin
değmediği yerdedir,
Denizin
diplerinde, gürlemesinde,
İnsanları severim
ama doğayı daha çok severim
puanım : 9.5
Ek bilgi Jon Krakauer'in Into the
Wild adlı kitabı gerçek yaşamdan alınmıştır. Kahramanı Cristopher McCandless
adlı gezgin. Jim Gallien kendisini oynamıştır burda kim olduğunu yazmayacağım.
Seyrettikten sonra anlarsınız. Aşağıdaki fotoğraf gerçek Cristopher McCandless'e ait.