The Thin Red Line

açıklama.

bohemian rhapsody

açıklama.

Split

açıklama.

Drifters

açıklama.

29 Nisan 2017 Cumartesi

The Darwin Awards - Darwin Ödülleri




Orijinal Adı : The Darwin Awards

Türkçe İsmi : Darwin Ödülleri

Yapım Yılı : 2006

Tür : Komedi - Macera - Romantizm

Süre : 1 Saat 34 Dakika

Yönetmen : Finn Taylor

Oyuncular : Winona Ryder - Joseph Fiennes - David Arquette - Metallica - Kevin Dunn - Juliette Lewis - Tim Blake Nelson - Chris Penn - Wilmer Valderrama

imdb puanı : 6.0



Öncelikle Darwin Ödülleri'nin nerden geldiğini belirtelim. Her sene verilen bir ödül ama bu ödülün veriliş şekli bir alanda elde edilen başarı değil tam olarak söylersek tam bir salaklık. Bu ödülün veriliş amacı ise tuhaf yollarla kendilerini öldürdükten sonra var olan gen havuzunun daha kaliteli olmasını sağladığı için bu ödül verilmektedir. Örnek olarak verebilecek olursak:  "Mısır'da bir aile. Azgın nehre kaçan tavuğu kurtarmak için atlayan kişi. Onu kurtarmak isteyen aileden başka bir kişi ve daha başka kişiler. Nehirde sürüklenirken onları kurtarmak için atlayan aynı aileden dört kişi daha. Sonuç da ise tavuğun kurtulması. Ama altı kişilik bir ailenin yok olması."



Bu şekilde daha iyi anlattık sanırım.


Filme geçecek olursak;


Bir sigorta şirketinde çalışmak isteyen Michael Burrows (Joseph Fiennes) belli bir süre zarfında sigorta şirketine gelen maddi olayları inceleyerek zarara uğramasını engellemeye çalışması. Bu araştırmalarını yaparken de Siri (Winona Ryder) adlı şirket görevlisi ile yapması.
Birkaç öykünün birbiri etrafında döndüğü olaylar silsilesinin anlatılması filme ayrı bir tat katmış. Yani kısaca Darwin Ödüllerini nasıl alınacağı konusunda on - on beş dakikalık vakalardan oluşan konuların geçtiği öyküler. Kara komedi düşüncesi ile geliştirilen ama mizahi bakış açısı ile normal bir komedi filmi sınıfında buluyor kendini.



Filmin yönetmeni ve yazarı olan Finn Taylor ismini fazla duymadığımız bir 2006 yılı bu yapımından önce Balıklar ve Rüyalar adlı 1997 yapımı bir filmi bulunmaktadır.


Oyuncu kadrosunda ise bir çok ünlü ismi içinde barındıran filmin asıl iki karakteri Winona Ryder ve Joseph Fiennes tabii ki ikisinin birbirleri ile uyumu ve çatışmalarının yalınlığı izleyiciye güzel aktarılmış.(keşke biraz daha kısa tutulsaydı bu ikilive daha çok ödüllerin orijinalliği ön plana daha fazla çıksaydı.) Komedi, romantizm, macera bu ikili ile beraber farklı noktalara çıkmaktadır.



Ara ara verilen gereksiz bilgilerinde özenle seçilip işlenmesi de farklı bir hava örneğin insanların %2'sinin banyoda sabuna basıp sakatlanması gibi :)


Filmin asıl eleştirilmesi gereken konusu ise daha ağırlıklı olarak Darwin Ödüllerine odaklanması gerekmekteydi. Biraz kadın erkek ilişkisi ve cinayet sahnesinin üzerinde fazlaca durulması eleştirilecek noktası.



Metallica'nın bile kadrosunda olduğu filmi seyrederken aklıma gelen Chris Penn'in son performanslarından biri olması bu filmden sonra ebediyete intikal etmiş olan Chris Penn içinde seyredilecek filmler arasında yerini almalı.



Bu filme yapılan en büyük haksızlık ise "R" bandrollü(yaş sınırlaması) olarak yayımlanmış olması. Bu yüzden istenen seviyeye gelememiştir. Ve sinemacıların hayal kırıklığına sebep olmuştur.



puanım : 7.6

26 Nisan 2017 Çarşamba

Arrrugas - Wrinkles - Kırışıklar



Orijinal Adı : Arrugas - Wrinkles

Türkçe İsmi : Kırışıklar

Yapım Yılı : 2011

Tür : Animasyon - Dram 

Süre : 1 Saat 29 Dakika

Yönetmen : Ignacio Ferreras

Seslendirenler : Tacho Gonzalez - Alvaro Guevara - Mabel Rivera - Raul Dans

Yapım Yeri : İspanya

imdb puanı : 7.6



İlk defa bir animasyon filmi inceleyeceğim. Kırışıklar insanoğlunun yaşamından her daim keyif almasını gerektiren bir yapım olarak karşımıza çıkıyor. 2012 Goya Ödüllerinde En İyi Animasyon ve En İyi Uyarlama Senaryo ödüllerine sahip olan ((Üstelik 1940 yılı Franco iktidarına karşı direnen kişileri anlatan Uyuyan Ses - La Voz Dormida'yı ve Pedro Almadovar yönetmenliğini yaptığı İçinde Yaşadığım Deri - La Piel Que Habito'yu geride bırakarak)) İspanyol animasyon filmi.



Huzurevlerinin derinliklerine balıklama dalacağımız bir film. Başta belirtmek gerekirse bu filmi seyretmek gerçekten de sıkı bir yürek ister. Kimiz, neyiz, ne olacağız ve nereye gideceğiz? Geldiğimiz yer de gittiğimiz yer de belli aslında ama önemli olan o dar kalıp içinde neler yaptığımız. Yaşamımızda her şey olacak en nihayetinde umutsuzluğumuzda olacak umudun en üst noktaları bizlerde birer Emillo olacağız. Filmin afişi her şeyi anlatıyor sanırım.



Bu şekilde özetine ufak giriş yapacak olursak Miguel, Emillo ve diğerleri huzurevlerine bırakılmış yaşlılardır. Burada kendi dünyaları var hayallerine ait bir dünya hem kocaman hem de hayallerine dar gelecek çitlerle çevrilmiş gerçek yaşam alanları. Her insanın hayalleri gerçekleştirmek istediği ama yaşlıların tek bir hayali vardır gerçekten mutlu olabilecekleri genç bir beden. Bu film kaybedilen zamanları yüzümüze vurmakta.



Emillo huzurevine yeni gelen yaşlı. İlk başlarda dost olmaktan kaçınır ama daha sonra Miguel ve arkadaşları ile arasında ki bağ güçlenir. Emillo bakıma muhtaç alzheimer hastasıdır. Ama hastalığının ilk aşamalarında Miguel ise Emillo'yu kurtarmak için her şeyi yapmaya çalışan dost. Çünkü ilerlemiş alzheimer hastaları huzurevinin en üst katına götürülmektedir. Burada olanlar sadece ölümü bekleyen ümitsizlerdir. Miguel bunu bildiği için ne olursa olsun Emillo'yu o kata çıkarmamaya çalışmaktadır.



Yaşama sevincinin önemi dışında arkadaşlığın dostluğun önemiyle daha da derinlere inmekte film. Abartısız tasvirler ile ne kadar düz anlatılırsa anlatılsın o kadar duygu yoğunluğu içimize işlemektedir. Bunları öyle veriyor ki filmimiz önce hüzünlendirip dramı ruhunuzda işliyor.

Yaşamımız elimizde her ne olursa olsun kendimize yapmaktayız. Önce parayı arar insanoğlu bulursa dilediğine sahip olacağını sanar. Sanmakla da kalmıyor dünyaya hakim olacağını düşünür.

Asıl önemli olan para değil zamanın kıymetidir.

Her neyse bu film hakkında düşüncelerimi Jim Carrey sözü ile kapatalım: "Tanrım, bir gün bütün insanlara istedikleri kadar para ver ki asıl ihtiyaçlarının o olmadığını anlayabilsinler."




puanım : 7.9

21 Nisan 2017 Cuma

Split - Paçalanmış



Orijinal Adı : Split

Türkçe İsmi : Parçalanmış

Yapım Yılı : 2016

Tür : Gerilim - Psikolojik

Süre : 1 Saat 57 Dakika

Yönetmen : Martin Night Shyamalan

Oyuncular : James McAvoy - Anya Taylor Joy - Betty Buckley

imdb puanı : 7.4


Başta söylemek istediğim ayrıntı beklediğimden çok daha iyi film olduğu konusudur.

Split...

Martin Night Shyamalan'ın en önemli filmi kuşkusuz Bruce Wills'in Altıncı His filmidir. Ki o filmin de hem yönetmenliğini yapmış hem de senaryosunu yazmıştır. Çıtayı daha üçüncü filminde çok yükseğe koyan Shyamalan açıkçası The Village - Köy filmi dışında o noktaya asla gelemedi ta ki Split - Parçalanmış'a kadar. Yine Bruce Wills'in başrolünde olduğu 2000 yılı yapımı olan Unbreakable - Ölümsüz adlı filmi Parçalanmıştan önce seyretmenizi şiddetle tavsiye ederim. Hemen hemen aynı afişleri da taşıdığını belirtmek gerekir.

(Konuları bağımsız olsa da devam filmi şeklindedir ama bana göre bu filim ondan daha iyi :)


Bir doktor değilim ama bu filme geçmeden önce kişilik bozulması hakkında ufak bir giriş yapacak olursak. Tıp terimi Dissosiyatif Kimlik Bozuklğu olan kendiiçinde yarattığı kişiler ile beraber yeni kimlik çıkaran türdür. Birden fazla insan ile yaşadığınızı düşünün hepsinin özellikleri farklı olacak elbet. Bir bedenin içinde birden fazla özellik. Kimi duygu açlığı çeken biri, kimi bir kadın, kimi güçlü bir adam, kimi çaresiz bir çocuk. Hepsi farklı şeylerden hoşlanan, farklı yaşamlara sahip hatta farklı hastalıkları olan bireyler.


James McAvoy'un Britanya vatandaşı olduğu için çok şişirilmiş bir oyuncu olduğuna inanıyorum. Eğer Britanya pasaportu olmasa McAvoy'da buralara çıkacak çok büyük bir yetenek olduğunu düşünmüyorum. Yiğidi öldür hakkını ver sözü de tam da bu noktada karşımıza çıkıyor yapabileceği oyunculuğun hat safasında. O kadar başarılı oyunculuğun olacağını hiç düşünmemiştim.

Martin Night psikolojik - gerilim tarzının eniyi örneklerini James McAvoy üzreinden göstermiş.

Herkesin içinde farklı bir kişilik vardır. Ama bizler yada daha doğru bir deyişle normal insanlar bu farklı kişiliklerini bastırır. Anormaller bunu başaramaz. Filmde tam olarak bu anormallerden biri olan kahramanımız Kevin'dır. Filmin afişinden de gördüğümüz gibi onun tam tamına 23 farklı kişiliği var 24. kişiliğini  çıkarmaya çalışmaktadır bu da en üst kişilik.


Diğer insanlar gibi değil daha güçlü, daha canlı, daha farklı ve daha tanrısal. Her şeyi kontrol etmek isteyen bir benlik. Tanrı ile düşmanlık belki de tanrının kendisi olmaya adayan bir kişilik.

Senaryo bakımından biraz sönük kalmış ne olabileceğini tahmin etmeniz zor değil özellikle de üçlü kaçırılan kız hakkında. Sanki Night Shyamalan acizliği bu karakterlerde göstermek istercesine daldıkça dalmış bunların üzerine. İnsanlar aciz kişilikte olduğu elbette bir gerçek ama bunları kontrol eden kumanda da yine insanın elinde olduğunu unutmuş daha önceki filmlerinde de olduğu gibi(Köy - İşaretler vs.vs.)


Asıl hikayeye yavaş yavaş girmesi temponun yükselmesi McAvoy'un performansının bir o kadar artması ile filme girip çıkamıyorsunuz. Kişilikler arttıkça bu kimdi özelliği neydi diye sorgulamalar başlıyor. Film insanlıktan çıkma sahnelerine kadar gerçekten çok etkili ve çok iyi ama son karakterde gerçeklik duygusu körelmeye başlıyor. Kendi bedeninde tanrısal kişiliği yarattığı için abartı sahnelerin de arttığını belirtmek gerekir.

Özellikle James McAvoy'un dans ettiği sahne de kusursuz bir manyak görünümünde :)

Jenerik geçişlerinde bile ekranın 24'e bölünmesi çok ilgimi ayrıca çekti.

Bu kısımdan sonrası filmle alakalı değil ama Martin Night Shyamalan bu yazacağım kısımdan örnek alıp hikayesini oluşturmuştur. Yaşam öyküsü farklı olan Billy Milligan adlı bir hasta 24 karakteri olan tek beden de yaşayan biri. Tecavüz, hısızlık ve daha bir çok suçtan tutuklanan Billy'i bu noktalara iten şey ise acımasız hayat. Çocukken geçirdiği cinsel taciz ve istismar dolayısıyla ((bu tür hastaların en bilindik nedeni)) cinsiyetleri, yaşları ve hatta milletleri farklı olan kişileri iç dünyasında yaratmıştır. Tam 24 karakter türetmiştir sadece bir bedene hapis olan. Bunlardan bazıları şiddet bağımlısı biri, İngiliz biri, Yugoslav biri, lezbiyen bir kadın ve daha bir çok karaktere sahip kişilikler. Üstelik kişiliklerinde Split - Parçalanmış filminden de göreceğimiz gibi sağ elin verdiğini sol el bilmiyordu. Yani kısaca örnek verecek olursak İngilizin yaptıklarını başka kişiliği bilmiyordu. Bu hikayeden konunun alındığı bir gerçek ve Billy Milligan 2014 yılında hayata gözlerini yumuyor.


Oyunculuk bazında 10 üzerinden 9 olan bu filmde genel olarak

puanım : 8.5

Billy Milligan hakkındaki bilgiler vikipedi'den alınmıştır

13 Nisan 2017 Perşembe

EN İYİ 10 AKSİYON FİLMİ




EN İYİ ON AKSİYON FİLMİ
Bu sıralama tamamen bize özgüdür siz de kendi sıralamanızı belirtiniz.

10 - HERO - KAHRAMAN



Jetli'nin masalsı bir filmi. Hikaye tarzında anlatıp yavaş yavaş filmin içine girdiğimiz hatta daha da derine daldığımız yapım. İmparatorluk haline gelmek isteyen Kuzey Krallık Komutanı ve bunlara izin vermemeye çalışan diğer altı krallık ve en nadide adamları. Yedilerin savaşı bir nevi hepsinin düşüncesi aynı imparatorluğu engellemek. En gözde komutanların hedefi.

Saraya giren isimsiz adında ki biri ve diğer krallıkların komutanlarını nasıl yok ettiğini  anlatarak kralın güvenini kazanması. Film gerçekten de kaliteli yapım ve Uzakdoğu sinemasına hayranlık duymaya başladığım anlar.

Abartılı Uzakdoğu teknikleri var ama hikaye yönünden ağrı bastığı için listenin onuncu sırasında.


imdb puanı : 7.9



9 - İPMAN (YİPMAN)


Efsane dövüş ustası Yip-Man.
Bilinen adı ile İp-Man adlı Kung-Fu ustasının hayatını anlatan filmim yönetmenlik koltuğunda Wilson Yip oturmaktadır. O kadar büyük ustadır ki kendileri aralarında Bruce Lee'nin de olduğu kişilere akıl hocalığı da yapmıştır.

Dünyanın en utanç verici anlarından olan İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan olaylara pencere açmaktayız. O pencerenin ardından Çin - Japon savaşlarının kızıştığı dönemi görmekteyiz.
Abartılı Uzakdoğu aksiyonları yok ama bir ustanın onuru için neler yaptıklarını görüyoruz. Donnie Yen'in üzerine yapıştı bu rol iyi oyunculuğu yüzünden ve başka nerde görürsek görelim bu İpman de oynayan adam değil mi diyeceğiz.

Dövüş sanatlarına ilginiz olmasa bile izlemeniz gereken bir film hem tarih yüzünden hem de bir avuç pirincin önemi yüzünden seyretmeniz gerekmekte. Basit bir bakışın bile neler ifade edebileceğiniz muhteşem bir yapım.

imbd puanı : 8.1



8 - INSIDE MAN - İÇERİDEKİ ADAM


Kusursuz bir New York Knicks taraftarı olan Spike Lee'nin kuşkusuz Malcolm X'den bu yana en iyi filmi.

Filmin New York'ta geçtiğini zaten taraftarlığı ile belli ettik. Zekice kurgulanmış basit bir senaryoya harman verilmiş oyuncularında ucundan tutarak kaliteli bir yapım haline getirmişlerdir. (Başta belirttiğim bölüm İndiana Pacers'lı Reggie Miller ile atışmaları belgesellere konu olmuştur.)(https://www.youtube.com/watch?v=LDSF8otJH8Y)

Bankayı soymak isteyen ekibin amacı sadece banka soymak mıdır yoksa farklı amaçları mı vardır? Kafalarda sürekli bir takım soruların olduğu ve silahların olmadığı uçan kaçan adamların bulunmadığı ama giderek artan temposu ile en iyi aksiyon filmlerinden biri haline gelmiştir.

Giriş müziğinde çalan müzikle kalpleri tekrar tekrar fethetmiştir.

Oyunculuk bazında Clive Owen'ın çok kaliteli oyunculuklarına Denzel Washington ve Jodie Foster'ın eh işte oyunculukları eklersek buradan biraz vurgun yemiştir. Denzel yerine daha kaçık oyuncu olan Will Smith olsaydı sanki film bir iki tık üzerine koyardı.

imbd puanı : 7.6




7 - LOGAN


Son zamanlarda seyredip etkilenmemenin mümkün olunamayacağı film. 

Hugh Jackman'ın efsane role vedası ancak bu kadar efsane olabilirdi. 
Fragman incelemelerinde de bahsettiğimiz Old Man Logan'dan sonra herhangi bir X-Men filminde Wolverine kim olursa olsun her kim gelirse gelsin gözlerimizin arayacağı oyuncu her daim Hugh Jakcman olacak.

Bir zeytin çekirdeği gibi tekrar doğdu bu rolle ve aranan starlardan bir oldu. Çok şey kattı Wolverine karakteri Hugh Jackman'a. Her oyuncunun faklı rollere girse bile belli olduğu ve karakterin yapıştığı roller vardır Matrix'de Keanu Reeves (Neo) Karayip Korsanları Jonnhy Deep (Kaptan Jack Sparrow) gibi.

Bence açık ara en iyi X-Men filmi. Yönetmenlik koltuğunda James Mangold bulunmakta. Tabii yönetmenlik geçmişinde çok iyi filmler olan Kimlik (Identity), 3-10 Yuma Treni (3:10 Yuma) olan biri kötü film yapamaz yapmaya da hakkı olamaz.

imdb puanı : 8.5



6 - SNATCH - KAPIŞMA

2000 yılı yapımı ve bir çok ünlü ismi kadrosunda barındıran Kapışma bu alandaki en eğlenceli film.


Bir kaç kişinin olaylar silsilesinde bir araya gelip çıkarlarına göre hareket etmesiyle gelişen konusu hakim. Aşırı küfürlü sahnelerin arkasından kesinlikle yüzünüzün tebessüm edeceği garanti.

Karanlık arka sokaklardan çıkan senaryo da Türk lakaplı Jason Statham'ı , Demir Diş Tony'i canlandıran Vinnie Jones'u ve Mickey O'Neil'i canlandıran anne sevdalısı Brad Pitt'i seyretmek ve onların oyunculukları hem komik hem de sıradışı.

Film aslında Guy Ritchie'nin fazla tutulmayan filmi Ateşten Kalbe Aklıdan Dumana adlı film ile bağlantılı ve bir sürü göndermeleri mevcut. Hatta Brad Pitt o filmin hayranı olunca bu filmde kendisi için rol istemiştir.






imbd puanı : 8.3


5 - MOU GAAN DOU - KİRLİ İŞLER

Uzak-doğu sinemasının incilerinden biri. O kadar kaliteli bir yapım ki kendisinden sonra gelen bir çok filmi etkilemiştir. Özellikle de Martin Scorsesse tarafından yönetilen Departed - Köstebek filmini.  

Polisin içindeki mafya mafyanın içindeki polis.

Bilincin bize oynadığı oyun. İyi gerçekten iyi mi yoksa kötülük ile arasında bir bağlantı var mı?

Kısaca Celal Baba - Sarp - Mert üçgenindeki İçerde dizisini sevdiyseniz bu film tam size göre.

imbd puanı : 8.1



4 - DEADPOOL

En küfürbaz, en farklı, en ahlaksız, en haşarı süper kahraman. Belki de en asabisi. Çocuklar için uygun olmasa bile herkes tarafından sevildi.


Bir saniyesinde bile yerinizde aksiyonun durmadığı film.

Deadpool zeki çevik "küfürbaz". Açıkcası Marvel karakterleri arasında en sevdiğim karakter.

Ryan Reynolds hem oyuncu hem de yapımcı olarak ününe ün kattı.

İlk olarak 2000lerin başında çekilmek istense de çekimi 2016'yı bulan filmde açıkçası iyi ki de beklenmiş dediğimiz film.


imdb puanı : 8.0



3 - SIN CITY - GÜNAH ŞEHRİ

Günah şehri  3 farklı hikayenin harmanlandığı film tamamen siyah beyaz olmasının dışında en renkli kısmı hareketli senaryosu ve ortaya çıkan kan kırmızı renkleri.
Robert Rodriguez ve Frank Miller'ın yönetmenliğini yaptığı film aksiyon konusunda çok üst sıralarda.  Çizgi romandan uyarlanma olan film yozlaşmış yaşamları ele almakta. 


Film en önemli olan kısımlardan biri de şiddet dolu olması. Hem kan hem de güzellik görülmesi istenirse kesinlikle seyredilmeli.

Oyuncu kadrosuna şöyle bir bakacak olursak Jesica Alba - Benicio Del Toro - josh Hartnett - Clive Owen - Bruce Willis - Elijah Wood - Michael Clarke Duncan gibi usta oyuncuları görmekteyiz.

Bana göre de Robert Rodriguez'in en iyi filmi. Belki o da Frank Miller imzası taşıdığı içindir.

Tarantino'nun da bu filmde ufak bir bölümü yönetmiş olması da hatırı sayılı olaylardan.


imdb puanı : 8.0


2 - JOHN WICK

Kara film unsurlarından faydalanıp anti kahraman yaratan en önemli yapıt. John Wick Keanu Reeves'in oyunculuğu ile adını üst basamaklara çıkarttı.


Tema olarak siyahın hakim olduğu filmde karanlık yüzün aydınlatabileceği unsuru ortaya çıkmaktadır.

Çok fazla aksiyon ve bunlara bağlı olarak gerilim tırmanmasına şahit olduğumuz filmde Uzakdoğu sentezlerini oldukça fazla görmekteyiz. Yakın çekimlerin ve karakter betimlemelerinin ön planda tutulduğu daha çok oyuncunun ruhuna dokundurmayı başaran unsurları seyretmekteyiz.

John Wick listemizin 2. Sırasında hak ettiği yerde.

imbd puanı : 7.2



1 -INCEPTION - BAŞLANGIÇ

Açıkçası bir numaraya koymak istediğim ve bunu yaptığım film. Artık kült olan yapım. Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi on yönetmeninden biri olan Nolon'un 6 yıl boyunca hazırlandığı yapım. Baş rol olarak da oyuncusu olan Christian Bale'yi tercih etmeyip Leonardo DiCaprio'yu tercih ederek ile o kadar farklı yere çıktı ki iyi ki bu filmde Bale oynamadı.

Rüya içinde rüya içinde rüya. Ve bunları kontrol ettiğimizi düşünsenize. Fikirleri çekip almakta usta olan bir gurup bu kez bir fikir yerleştirmek istemesi.

Konu itibari ile yanına yaklaşabilecek bir yapım yok böyle ayrıntılı senaryo sahip ve böyle kaliteli olan.

Oyunculuk konusunda söz söylemeye gerek yok DiCaprio, Gordon-Levitt, Ellen Page, Ken Watanabe, Tom Hardy, Cillian Murphy tek kelime ile muhteşem. Hans Zimmer'in yaptığı  müzikleri konusunda da enfes olan ve yine yönetmenin alıp filmi işlemesi alıp çıtayı Everest'e taşıması... 

Bu filmin hakkı olan Akademi Ödülleri'nde en iyi film ödülüne sahip olmasıydı ama anlamsız şekilde Zoraki Kral'a giden ödül silsilesi. Üstelik yönetmen ve oyunculuk dallarında aday bile olmadı. 

Bir numarada Inception - Başlangıç

imbd puanı : 8.8


Filmlerin sıralamasında ki düşüncelerimiz tamamen bizlere aittir. Sizlerinde sıralamasını bekliyoruz.